• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/uyanisyayinevi
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905334645270
  • https://twitter.com/uyanisyayinevi
  • https://www.instagram.com/uyanisyayinevi

Günün Sözü

"Kişi evlenmekle dininin yarısını tamamlamış olur. Diğer yarısı için de Allah'tan korksun." Hadis


Ah bilseydi kocasının hiçbir zaman çocuk sahibi olamayacağını! Bilseydi evlenir miydi Mehmet’le? “Evlenmezdim.” dedi içinden.

Ve tekrarladı: “Söyleselerdi evlenmezdim!” Evet, bu izdivaca vesile olanlar bu gerçeği bildiği halde anlatmamıştı ona.

Elif kızgındı herkese, en başta da eşine. “Nasıl söylemez?” diyordu sürekli.

Kendisini kandırılmış hissediyordu. “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna “Anne olacağım.” dediği günler geldi aklına.

Keşke oyuncak bir bebeğe annelik etmek, mutlu etseydi onu eskisi gibi. Etmeyecekti. Zaten mevzu, sadece çocuk değildi. Bu mülahazalarla boşanma dilekçesini imzaladı Elif.

Hemen akabinde izdivacına vesile olanlara “Bu saadet dolu hanenin kurulmasına sebep olduğunuz için size minnettarım.” şeklinde bir teşekkür(!) mektubu yazdı.

Şükran dolu mektubu alan aracı Hayriye Hanım ve yeğeni Erdem, şapkayı önüne koyup düşündü. Mehmet’in çocuk sahibi olamamasının haricinde “Evlenince düzelir.” diyerek onun daha pek çok zaafını gizledikleri doğruydu.

Oğlanın tek tük sigara içtiğini, namazları bir kılıp bir bıraktığını söylememişlerdi mesela. Elif gibi bir kızın akrabaları Mehmet’e çekidüzen vereceğini düşünmüşlerdi. Olmadı. Boşanmayla sonuçlanan bir izdivaca aracı olmanın verdiği vicdan azabı yanlarına kâr kaldı.

Malumunuz, bekârların evlenmesine vesile olmak kolay değil. Bahsi geçen örnekteki gibi hüsranla biten bir izdivaca da önayak olunabilir, saadet dumanlarının tüttüğü bir yuvanın kurulmasına da.

Boşanmanın yaygınlaşması, toplumda güvensizliğin hakim olması ve evlilikle ilgili yüksek beklentiler bekârları evlendirmeye niyetlenenlerin niyetini bozuyor! Kimse kimsenin evliliğine ya da eş seçimine müdahil olmak istemiyor.

Aile danışmanı Nedime Kekeçoğlu’nun ifadesiyle, kişilerin evleneceği bireyde aradığı özellikler, aracıları kara kara düşündürüyor.

Kekeçoğlu, burada fıkra nevinden bir misal anlatıyor bize: “Adam arkadaşına ‘Evlenmiyor musun?’ diye soruyor. Arkadaşı, ‘Kıstaslarıma uyan biri olursa evleneceğim.’ cevabını veriyor ve başlıyor kriterlerini sıralamaya:

‘Güzel, akıllı, dindar,  zengin, kültürlü, şefkatli, ciddi, itaatli, esprili olsun...”

Adam dayanamayıp onu susturuyor ve ‘Abi, birden fazla evlilik artık yasak!’ diyor.” Örnekte olduğu gibi kriter listesi uzayıp gidiyor. Dolayısıyla kimse bir başkasının talep listesini karşılamakla uğraşmıyor. Ayrıca evlilik iyi gittiğinde aracıya dua etmek akla gelmiyor, kötü günler gelip çattığında “Sebep olan olmaz olsun!” bedduası yapıştırılıyor. Böyle olumsuz bir tabloyla karşılaşmamak için halk arasında çöpçatan olarak bilinen bu kişilerin, ince eleyip sık dokuması gerekiyor.

Kekeçoğlu da “İçinizdeki bekârları evlendirin.” (Nur Sûresi, 32) ayetinin muhatabı olduğumuzu hatırlatıyor ve ekliyor: “Bekârlara aracı olmanın usûlünü ve adabını iyi bilmek lazım.”

Aracı, Adres Tarifi Yapar

Fahr-i Kainat Efendimiz, “Kişi evlenmekle dininin yarısını tamamlamış olur. Diğer yarısı için de Allah’tan korksun.” buyruğuyla ümmetini izdivaca teşvik ediyor.

O (sallallahu aleyhi ve sellem), işi olmayana iş, parası olmayana para temin ederek fakir olanları bizzat evlendiriyor. Bunun yanı sıra evlendirmeye de özendiriyor bizleri. Hatta “Sadece Allah rızası için evlenen ve evlendiren Allah’ın dostluğuna layık olur.” şeklinde beyanda bulunuyor.

Tabii “Birine vesile olacağım.” diye ölçüsüz davranmamak gerekiyor. Bilhassa, “Ben ona kefilim.”, “Kızım olsa veririm.” gibi iddialı cümleler kurarak aracılığa kalkışmak çok sakıncalı. Böyle ifadeleri riskli bulan ilahiyatçı yazar Mehmet Paksu, “Aracı, adres tarifi yapar. Yolda başa gelen kazalardan sorumlu değildir.” diyor.

Fakat adres tarif ederken en doğru bilgilerin verilmesi şart. Örneğin aracı, oğlanın namaz kılmadığını sadece cumadan cumaya gittiğini bildiği halde kıza, “Oğlan namazını kılar.” bilgisini veriyor. Yahut şimdi anlatacağımız örnekte olduğu gibi erkeği, sağlık problemi olan bir kızla görüştürüp kızın durumunu erkekten saklayabiliyor: Bel fıtığı olan Zeynep’in bu rahatsızlığı Âdem’e söylenmiyor. Aracılar çoğunlukla bunun küçük bir detay olduğunu düşünüyor.

Nişanlılık sürecinde Zeynep’in sağlık sorununu öğrenen Âdem, oluşan duygusal yakınlıktan dolayı nişanı bozmuyor. Fakat içten içe kendisini kandırılmış hissediyor. Kısa bir süre sonra evlenen çift, evliliklerinin altıncı ayında boşanma kararı alıyor. Çünkü Zeynep’in sağlık durumu onun anne olmasına izin vermiyor. Yaşananlardan sadece çiftler değil, bu izdivaca vesile olanlar da çok yıpranıyor ve bin pişman oluyor. Bu olaydan yola çıkan Paksu, “Kişilerin manevî yaşantılarından tutun da sağlık sorunlarına varıncaya kadar her türlü detay taraflara doğru bir şekilde aktarılmalı.” tavsiyesinde bulunuyor.

Zeynep’le Âdem’in hikâyesi doğru aktarılmayan bilgilerin nelere mal olabileceğini gözler önüne seriyor. Öyle ki evlenirlerse her şeyin hallolacağına inanan aracı, farkında olmadan onulmaz yaralar açabiliyor.

Evlilikte küfüv (denklik) meselesine de değinen Paksu’ya göre tarafların eğitim, kültür, görünüm, hayat tarzı, maddîyat, manevîyat ve aile durumunun birbirine uygun olup olmadığını iyice ölçüp tartmak elzem. Zira denklik huzurun anahtarı oluyor. Karı-kocanın birbirine yakın özelliklere sahip olması ailelerin de kısa sürede kaynaşmasını sağlıyor.

Evlilik müessesesinin kurulmasına öncülük ederken istişare büyük önem taşıyor. Nitekim Mehmet Paksu da “Yapacağı işi ehli ile istişare edene, o işin en güzeli nasip olur.” hadisini nazara vererek meşveret konusuna dikkat çekiyor. Ona göre iki tarafı ya da ailelerini tanıyan kişilerle bilgi alışverişinde bulunmak en güzeli.

Tabii istişare edilirken kişilerin iyi tarafları söylendiği gibi zaafları da dile getirilmeli. Mesela oğlan cimriyse ‘eli sıkı’ denilebilir veya kız savurgan bir şekilde para harcıyorsa ‘müsrif’ tanımı yapılabilir. Diğer türlü kızı ya da oğlanı ‘şöyle iyi, böyle iyi’ diye sürekli parlatmak ve karşı tarafı yanıltmak aracının görevi değil.

Burada Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem), “Bizi aldatan bizden değil.” hadis-i şerifini akıldan çıkarmamak en doğrusu. Çünkü izdivaca vesile olup sevap kazanayım derken vebal altında kalınabilir.

Mahallenin Kösem Sultan’ı

İstanbul’un Fatih semtinde birçok gencin evlenmesine vesile olan Aysel teyzeden bahsediyor dostlarımız. “Kimleri evlendirmedi ki?” şeklinde methedilince bekârlara aracılık eden teyzenin sırlarını öğrenmek için kapısını çalıyoruz. Yaptığımız kısa sohbetin ardından bizim de bekâr olup olmadığımızı soruyor. Gülerek sorusunu geçiştiriyoruz.

56 yaşındaki Aysel teyze, bugüne dek 23 çifte vesile olmuş. Komşuları ona ‘Vesile Bacı’ lakabını takmış. Aysel teyzeye bu işe olan merakının kaynağını soruyoruz. Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem), “En hayırlı şefaatlerden biri, evlenecek iki kişinin arasında yardımcı olmaktır.” beyanını aktarıyor ve Efendiler Efendisi’nin şefaatine mazhar olma isteğini paylaşıyor bizimle.

Hemen akabinde Osmanlı döneminin meşhur sultanlarından Kösem Sultan’ı kendisine örnek aldığını ifade ediyor. Malumunuz tarihe damgasını vuran kadınlardan biri olan Kösem Sultan, hizmetinde bulunan cariyeleri iki-üç yıl sonunda eski saray görevlileri veya münasip mevkilerdeki kimselerle evlendirir.

Evlendirdiği erkeğe geçimini sağlayacak bir dirlik; kıza da çeyiz, mücevher ve birkaç kese altın verir. Ayrıca onlara maaş bağlatır, bayramlarda ve özel günlerde altın keseleri hediye eder. Sultan, evlenme çağındaki yetim kızları bulup onlara çeyizle birlikte, oturacak ev ve eşya da temin ederek evlenmelerini sağlar. Hatta onun kurdurduğu ‘Yetim Kızları Muhafaza ve Evlendirme Vakfı’ meşhur olur.

Kösem Sultan’ı örnek alan Aysel teyzemiz, evlendirdiği gençlere maddî yardım yapamıyor ancak manevî desteğini ve duasını eksik etmiyor üzerlerinden.

Birilerinin mutluluğuna vesile olmak isteyenlere de çeşitli tavsiyelerde bulunuyor. İşte size Vesile Bacı’dan birkaç öneri:

√ Evlendireceğiniz kişileri iyi tanıyın. İkisinden birini tanıyorsanız, tanımadığınız taraf için doğru ve güvenilir bilgiler edinmeye bakın.

√ Yalana dolana yer vermeyin, kişileri aldatmayın. Efendimiz’in “Bizi aldatan bizden değildir.” hadisini aklınızdan çıkarmayın.

√ Eksik veya yanıltıcı bilgi vermekten kaçının. Diyelim ki taraflardan birinin sağlık sorunu var, bunu mutlaka muhatabınıza iletin.

√ Oğlan tek tük sigara içiyorsa veya kız namazlarını aksatıyorsa “Nasılsa evlenince düzelir.” demeyin. Düzelen de var düzelmeyen de. Bilgi verirken kişilerin, bireysel özelliklerinin yanı sıra zaaflarını da anlatın.

√ Çifti tanıyan ehil kişilerle istişare edin.

√ “Ben ona kefilim, kızım olsa veririm.” gibi iddialı cümleler kurmak yerine “Benim görevim sadece sizi tanıştırmak. Birbirinize uygun olup olmadığınıza siz karar verin.” deyip aradan çekilin. Durumu kontrol etmeye çalışmayın.

√ Son olarak muhtemel düğünler için yastığınızın altına küçük bir altın koymayı unutmayın.



3695 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Okuyalım, Okutalım
Site Haritası